“Dünya karanlık ve nefretten vazgeçti mi?
Bilim Kurgu filmlerindeki felaket senaryoları tek tek gerçek oluyor.
Yapay seralarla, oksijen fanusları altında karanlık bir dünya kalacak geriye..
Derebeylik çağlarına geri dönüldü.
Emperyalistler, görülmedik bir haksızlık ve sahtekarlık tarihi yazıyorlar.
Tek tanrıları para ! Hiçbir korkuları, zerre kadar merhametleri yok !
Çokuluslu şirketlerin güdümünde, küreselleşme ( ! ) adına ulusal sınırları hiçleyip ülkeleri parçalıyor, işgal ediyor, insanları, çocukları katlediyorlar.
Bütün coğrafyalardaki hesaplar açık açık dile getirildiği halde, madenleri, toprakları, hürriyetleri de satılığa çıkarılan insanlık, hiçbir zaman bu kadar yüz kızartıcı teslimiyet, sessizlik ve aymazlıkla suç ortaklığı içinde olmamıştı.
Gökyüzü deliniyor, buzullar eriyor... Tarımı ve geleceği yokedecek çağın felaketi olarak, genetik yapısı değiştirilmiş organizmalardan sözediliyor !
Öyle bir katastrof yaşanıyor ki ; "Işık ve sevgiyle" tabii...
Bir dua gibi ; "Işık ve sevgiyle"
Belki de sadece bir cümle değildir !
Terennümünde gizil bir enerji vardır... Birbirine karışan fısıltılar reaksiyona geçer !!!”
Anket
Yeşil bilgi platformu doğa geri almadan kısa çevre filmleri yarışmasını hangi film kazanır ?
Tohum Askına..
Tohum işi çok ciddi.
İnsanlık için yaşamsal önem taşıyor.
Küresel şirketler dünya tohum pazarını yönetiyor.
Biliyorlar ki, yakın bir gelecekte “Gıdayı elinde tutan dünyayı da yönetecek”!
Bazı bilim insanlarına göre, toplumları besleyen tarımsal ürünler, yarın en güçlü,...
F.Baykurt, 1954 yılında yayınladığı yapıtında bize, insanların ve yılanların yaşadıkları çevreye müdahale edildiğinde, köy ortamında ortaya çıkan toplumsal ve fiziksel çatışmayı, yerel dille anlatır.
Yuva canlılar için önemlidir. Yaşama eyleminin başladığı,...
Yirmi binden fazla aşığı öldürüyorlar ve biz bilmiyoruz bile.
Onlar sevgililerine aşk şarkıları söylüyorlar.
Dağarcıkları çok zengin ve çapkın şarkılarla yüklü.
Neşeli, homurtulu, titrek ses tonlarını karıştırarak dişilerine kur yapıyorlar.
Rakip...
Bir yürek vuruşu gibi suların, yitip giden yaşamların, bunca acıların ve hüzünlerin adını koymaya çalıştık hep.
Yumuşak ve adsız mevsimleri ararken biz hep gece nöbetlerini düşündük.
Hakkâri’de dün sabaha karşı 11 şehit verdik. 15 askerimiz de yaralandı.
Ülkeyi yönetenler “demokratik açılım”...
Çevre ve Referandum…
Ülkenin dört bir yanında çevreyi, doğayı, doğal yaşamı korumaya yönelik mücadele yürütülüyor.
Farklı görüşler, siyasal anlayışlardaki kişiler, kuruluşlar, dernekler, örgütler ve gruplar yağmaya, talana, soyguna, sömürüye karşı direniyor.
HES’lere, çokuluslu maden...
Tarihi kapatıyorlar. Üstüne beton döktüler, sonra da suyu salıverecekler.
Betonun ve suyun altında kalan tarih, dayanabildiği kadar dayanacak, sonra terk edecek zamanı. Onu görmek, gezmek, ondan öğrenmek, hiç değilse yıllar sonra yeniden bulup çıkarmak imkânı yok artık.
Çok yakın...
GDO ZEHİRLERİ VE ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ BİRBİRİYLE NASIL İLGİLİ ?
“Ne ilgisi var?” demeyin.
Çok ilgili.
Bir taraftan şeker fabrikaları özelleştiriliyor, diğer yandan Tarım Bakanlığı bir yönetmelikle GDO’lu ürünlerin ithalatına kapıyı ardına kadar açıyor....